En Büyük Değiliz Ama Büyüyeceğiz ! Tugce-Zeynep
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Volkan Demirel & Ümit Karan
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Gülay Altan'ın Volkan Demirel Röpörtajı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
iloqqSS




Mesaj Sayısı : 19
Kayıt tarihi : 15/12/09

Gülay Altan'ın Volkan Demirel Röpörtajı Empty
MesajKonu: Gülay Altan'ın Volkan Demirel Röpörtajı   Gülay Altan'ın Volkan Demirel Röpörtajı I_icon_minitimeSalı Ara. 15, 2009 1:56 pm

Gülay Altan'ın Volkan Demirel ile röportajı...
Doğuştan Fener'li sonradan manken! Volkan,

Fenerbahçe camiasının bağrına bastığı genç yetenek. Milli Takım’ın da kalesini Rüştü’den devraldığından beri daha geniş bir hayran kitlesi edindi. Başarılı kurtarışlarıyla değil, fiziğiyle de ilgi çekiyor çünkü. Kişisel internet sitesi

www.volkandemirel1.com açıldığı gün 5 bin mail alması, hayran kitlesinin büyüklüğü hakkında küçük bir fikir verebilir. Futbol sektörünün içinde dönem dönem yıldızlar parlayıp söner ancak kaleci yıldızlar az yetişir, bu yüzden de özeldir. Kalecilere ilişkin yüzlerce tanım var ama en dokunaklı olanı “Kaleci yalnız adamdır.” Uruguaylı Eduardo Galeano, “Gölgede ve Güneşte Futbol” kitabında, “Kaleciye kader kurbanı, mahkum ya da şamar oğlanı denilebilir. Onun bastığı yerde çim bile bitmez. Oyunu hep uzaktan izler... O her zaman ilk suçludur. Suçu olmasa da fatura hep ona çıkarılır” diye yazıyor. Volkan kalesinde kurtarışlarını yaparken bir yandan da yalnız adam imajından iyi bir karizma yaratıp bunu avantaja dönüştürmüş. Sanki biraz sinirli gibi durması da emin olun sadece duruşu gereği. Gerçi bunu anlamam için bir saatlik fotoğraf çekiminin bitmesi gerekti. Çekim boyunca profesyonel mankenlere taş çıkartacak pozlar verdi ve bunu yaparken de hiç sıkılmad
ı.

Ailen ve çocukluğundan başlayalım...

27 Ekim 1981, İstanbul-Fatih doğumluyum. Annemle babam 1980’de evlenmiş. Annem Rizeli, babam Artvinli. Anne tarafı Laz, baba tarafı Gürcü. Ailenin ilk çocuğuyum. İki kardeşim var. Erkek kardeşim 19 yaşında, Yeditepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler’de okuyor. Kızkardeşim 14 yaşında Fenerbahçe Koleji’nde. Fenerbahçe’ye transfer olduktan sonra babamın emekli olmasını istedim. Annem ise ev hanımı. Birlikte oturuyoruz. Şu an aileme bakmakla yükümlüyüm. Bütün ailemin geliri, gideri bana aittir. GENÇKEN BETONA PLONJON ÇEKERDİM

Çocukluğun mutlu mu geçti? İlk çocuk olmanın bir sorumluluğu vardı. Biraz haylaz ve yaramazdım. Evde futbol oynarken kırmadığım vitrin, cam kalmadı. Annem babam çok şikayetçiydi. Annem “Bir gün okuldan eve düğmen kopuk gelmediğini hatırlamam” der. Hep bir yerim çizilmiş, kanamıştır. O yüzden de sürekli azar işitirdim. Benim okumamı istediler ama koskoca okulu bir defterle bitirdim. Hiç sevmezdim okumayı, hâlâ da sevmem. Kitap okuma alışkanlığım yoktu, şimdi de yok. Gerçi kötü bir şey ama sevmediğim için okumuyorum. Bana bir yararı olmadığını düşünüyorum. Ben hayatta yaşadıklarımla öğreniyorum. Çok şeyler de yaşadım. Ailemin durumu fazla iyi değildi. Çok zorluklarla büyüdüm. Baban ne iş yapıyordu? Bir turizm firmasının İstanbul sorumlusuydu, daha sonra işleri bozuldu. Zor zamanlar geçirdik. İyi zamanlarımız da oldu. Bu yüzden yoksulluğu da, rahatlığı da biliyorum.

Çalışkan değildin, peki popüler bir öğrenci miydin?

Okulun spor kolu başkanıydım. Bir popülaritem vardı. Hatta 6-6 biten bir okul maçında 5 golü ben atmıştım. Böyle birçok güzel hikâye var ama unutuyorum. Biraz balık hafızası var bende... Spora başlarken kaleci değil miydin? Başlarken futbolcuydum. Sonra kaleciliğe yöneldim. Ailen “Oğlumuzun futbola yeteneği var” deyip seni kulübe mi götürdü? Futbola devam etmeye nasıl karar verdin? Annemle babamdan gizli başladım. O dönem Merdivenköy’de oturuyorduk. Gürol isminde bir arkadaşım vardı. Kartalspor’un altyapısına gidiyordu. Ben de yetenekliydim. Kalecilerin bir tabiri vardır, plonjon diye. Betona plonjon çekerdim. O derece korkusuzdum. “Hadi gel seni götüreyim” dedi. Gittik öylesine. Kaç yaşındaydın? 13. Oradaki hocalar beğendiler. İlk yıl annemden babamdan habersiz gittim. Önce anneme sonra da babama söyledim. Hatta babam beni takip etmiş bir gün. Tribünden gizlice izlemiş. Hocalarımla da konuşmuşlar. Onlar demiş ki: “Volkan’da yetenek var, karşı çıkmayın. Gidebildiği kadar gitsin.” Ailem kabullendi. Allah’a şükür biz de buraya geldik. Bugüne bu kadar çabuk gelmedin tabii, arada neler oldu? Kartal minik takımında başladım. Sonra yıldız takım. O yaşıma kadar fazla oynamıyordum. Çünkü önümde başka bir arkadaşım vardı. Daha sonra 14-16’ya geçtim. Oynamaya başladım. Genç takıma yükseldiğim yıl, Türkiye şampiyonu olduk. Şampiyon olunca Kartalspor A Takımı’na çıktım. Orada Rafet Abim vardı kalede, onun arkasında bekledim. Sonra Türkiye Şampiyonu olduğumuz kadronun hocası A takıma geçti. Çok güvendiği için beni oynattı. Ümit Milli derken, Fenerbahçe’ye transfer oldum. Ve A Milli Takım... Okul takımında attığın gollerden bahsettin, kaleci olmak istediğine ne zaman karar verdin? Ortaokulda futbolcu olarak oynadım. Daha sonra bu yeteneğim keşfedildi. Okul takımının kalecisi sakatlanmıştı. Fiziğim iyi olduğu için kaleye geçtim. İkisinde de yeteneğim olduğu ortaya çıktı. Forvet oynamaya devam etsem buraya kadar gelir miydim? Zannetmiyorum. Neden ailenden gizledin futbola başladığını? Baban çok mu disiplinli? Hayır. Sadece okumamı istiyordu. Herkes ister çocuğunun doktor, mühendis olmasını. Ama bu yola baş koydum, yeteneğim vardı. Yetenek olmadan bu kadar ilerleyemezsiniz. Babamla arkadaş gibiyim, her şeyi paylaşırım. Annemle de. Kız arkadaşım ya da derdim olsa bilirler.
HEDEFLEYİP YAPMADIĞIM ŞEY OLMADI HİÇ
Nasıl bir abisin? Zaten erkek kardeşim büyüdü. Dört senedir Fenerbahçe’deyim, önceden biraz daha yakındık ama şimdi mevki gereği ağırlık koymaya çalışıyorum. Erkek kardeşim de, kız kardeşim de akıllıdır. Neyi, nerede yapacaklarını bilirler. Bu yüzden fazla bir sıkı yönetim yok. Fenerbahçe kalecisi Volkan’ın kardeşi olmak da kolay değildir... Bu ayrıcalıklı bir sıfat ama bilhassa erkek kardeşim hiçbir zaman Volkan’ın kardeşiyim diye konuşmaz. Evde bir röportaj ya da çekim olduğunda, gel konuş desek de konuşmaz. Onun da spora yeteneği var ama okumaya meraklı. Kız kardeşim voleybola başladı. Geçen gün benden dizlik istedi. O da uzun boylu. Çok durak yok spor hayatında, Kartalspor ardından Fenerbahçe.

Şanslısın denilebilir mi?

Her başarılı insanın yanında şans vardır ama çok da çalışıyorum. Kartalspor’da genç takıma yükselmen ve kaleyi teslim alman bugüne gelişinde önemli. Bu esnada seni yüreklendiren, sana güvenen kimler oldu? İlk Kartal’a gittiğimde Karadenizli bir hocam vardı, Necmi Reis diyorlardı. O ve Artvinli Yücel Hoca beni çok severdi. Onlar çok yardımcı oldu. Esas emeği geçen şu an Pendikspor’un başında olan Ersun Hocam. Bana “Konsantre olduğun zaman Türkiye’de senden iyi kaleci yok” derdi. 14 yaşındaydım. Söylediklerinde haklı çıktığını düşünüyorum. Tabii ki benden iyiler vardır. Çok çalışmamın gerekli olduğunu da biliyorum. Böylece daha iyi yerlere gelmek istiyorum. Şu an bir kaleci için Türkiye’nin en iyi yerindesin. Sonrası için hedef neresi? Yurtdışı hedeflerim var. Fenerbahçe’nin ve Milli Takım’ın kalesini korumak küçükken hayal edip de olmayacak diye düşündüğüm şeylerdi. Ama Allaha şükür oldu. Şimdi de başka hayaller kuruyorum. Neler hayal ediyorsun? Bunları şimdi açıklamam doğru olmaz. İnşallah ilerleyen yıllarda göreceksiniz.

Avrupa’da kaç tane kaleci tanırsınız? Buffon veya Dida sayılabilir. Benim de hayalim inşallah iki üç sene sonra bir Buffon, bir Dida denildiği zaman yanlarında bir de Volkan dedirtmek. Bunu yapacağım. Her futbolcunun hayalidir Avrupa’da oynamak. Oradaki kulüpleri senin için cazip kılan nedir? Her futbolcu Avrupa’da oynamayı ister. Ben bunu gerçekleştireceğim. Ukalalık olarak kabul etmeyin ama şu ana kadar hedefleyip de yapamadığım bir şey yok. Kartal’da oynarken anneme hep Fenerbahçe’de oynayacağımı söyledim. Kartal’dayken Galatasaray ve Beşiktaş’la da görüştüm. Fenerbahçe’de oynayacağım dedim oynadım, Milli Takım’da oynarım dedim, oynadım. Şimdi hedefim Avrupa. Bilhassa İngiltere beni çok çekiyor. Orası için de şu takımda oynayacağım diye söylemişsindir... Diyorum ama şimdi söylemem. İnşallah o günleri göreceğiz. İngilizler’in futbolu bana biraz daha yakın. Yan toplar, biraz daha fiziğe dayalı...

SELÇUK, TUNCAY VE MAHMUT BAŞTA...

12-13 yaşındayken Rüştü, Engin gibi kaleciler yıldızdı. Hakan Şükür de... Şimdi onlarla aynı sahadasın. Hayal ettiğin insanlarla birlikte oynamak nasıl? Rüştü Abi’nin ilk çıktığı dönemlerdi. Engin Hoca vardı. Engin İpekoğlu’yla ilk Ümit Milli’de birlikte olduk. Bende çok emeği var. Raşit Hocam da öyle. Küçükken Rüştü veya Engin Abi’ler bizim için idoldü. Kaleye geçip bir kurtarış yaptığımda hayal ettiğimiz insanların adını söylerdik. “Rüştü kurtardı...” gibi. Onlarla daha sonra bu şekilde diyalog kurmam, Engin İpekoğlu’yla veya Rüştü Abi’yle çalışmak benim için çok önemli. Şimdi Rüştü Abi’yle beraberiz, ondan öğreneceğim çok şey var. Hem karakter olarak hem futbol yaşantısı olarak örnek aldığım biri. Benimle çalıştığı, yardım ettiği için ona çok teşekkür ediyorum. İdmanda istekli olmadığımı görsün hemen gelip “derdin mi var” veya bir maça çıkarken “nasıl hissediyorsun kendini” diye sorar.

Çok üzüldüğün veya çok sevindiğin maçlar olmuştur. Hangileri?


Çok üzüldüğüm maç, yakın zamanda oynadığımız İsviçre maçı. Dünya Kupası’na gitmeyi çok istiyorduk. Hem ülkemiz hem bizim için çok iyi olacaktı. Türk halkı da o maçta yara aldı. Orada oynamam benim için de vitrin olacaktı. Kolumun çıktığı Galatasaray maçını unutamam. Herkes, formayı atarken kolu çıktı diye biliyor ama yanlış. Sevincimden formayı atmaya gittim. Ayağımda vidalı ayakkabı vardı. Betonmuş zemin. Kayıp kolumun üstüne düştüm. Taraftara vereceğim diye yarısını çıkarmıştım formanın. Kolumu kurtaramadım ve çıktı. Aşırı sevindiğim maç oydu. Konsantrasyon çok önemli dedin. Nasıl sağlıyorsun bunu? Rahat biriyim. Birçok arkadaşım bir hafta öncesinden maçı düşünmeye başlar. Ben sadece taraftarı ve sahayı gördükten sonra düşünürüm. Bu anlamda rahatım. Tabii çok yoğun bir konsantrasyonum var. Ama sadece saha içinde. Maçtan önce veya sonra değil. Takım arkadaşlarından kime yakınsın? Hepsiyle ilişkilerim çok iyi. Sıralama yap dersen Selçuk, Tuncay, Mahmut başta gelir. Çünkü onlarla dost gibiyiz, daha yakınız birbirimize. Selçuk zaten oda arkadaşım. Tuncay’la Mahmut da Sakaryalı oldukları için beraber kalıyorlar. Bir de yabancılardan Appiah var. Çok kısa zamanda takıma uyum sağladı. Takımda herkes birbirini çok sever ama Appiah’la benim acayip bir elektriğimiz var. İngilizcem yeterli değil, fazla anlaşamıyoruz ama anlayabileceğimiz şekilde konuşuyoruz. Tesiste kablosuz internet bağlantımız var. Kampta güzel arkadaşlıklar dostluklar var, güzel zaman geçiriyoruz.

ARKADAŞLARLA KAMERALI CHAT YAPIYORUZ


İnternet’te çok zaman geçiriyor musun? Ziyaret ettiğin siteler neler? Messenger’dayız genelde. Kampta zaman geçmiyor dört duvar arasında. MSN’de arkadaşlarla sohbet, kamera filan, zaman daha çabuk geçiyor. Geçen hafta kendi internet siteni de açtın, ilgi nasıl? Bu kadar sevildiğimi bilmiyordum. Çok sevenim varmış. Site ilk iki günde 5 bin mail aldı. İstekler var. Hepsini okuyamıyorum. Çok zaman harcamam gerekir. Kamplar başladığı zaman daha çok ilgileneceğim. Site yeni. Biraz acele ettik ama yenilikler olacak. Forumlar açılacak. Fan kulüp oluşturulacak. Hediyeler, yarışmalar olacak. Spor yazarlarının köşelerini takip ediyor musun?

Gazeteleri ve televizyonların spor programlarını izlemem. Yerli yersiz eleştiriler oluyor. Zaten kamplar ve maçlardan zaman kalmıyor. Spor gazeteleriyle çok ilgilenmiyorum. Futbolcuların geneli okumaz bu yazılanları. Benim için halkın ne dediği önemli, onun için de web sitesi oluşturdum. Bazı spor yazarları o kadar gereksiz yazıyor ki. Geçen gün hakkımda bir yazı yazılmış: “Volkan arabalara düşkün, kızlar, saatler vs. lüks hayat yaşıyor...” Bunlar yazılınca dışarıdaki insanlar beni yanlış tanıyor. Ben ailemle yaşıyorum. Yazılanlardaki gibi değilim. Yanlış lanse ediliyorum. Benim arabam, taktığım saat konu oluyor. Ya ben Fenerbahçe’de oynuyorum. Tabi kii en iyi arabaya bineceğim, en iyi saati takacağım. Gezdiğim kız en iyisi, en güzeli olacak. Çünkü Fenerbahçe’de oynuyorum. Fenerbahçe Türkiye’nin en iyi takımı. Bu tarz yazılardan dolayı başka insanların hakkımda yanlış düşünmesi beni üzüyor. Şimdi ben küçümsemek için söylemiyorum ama Şahin’e binecek değilim. Tabii ki en lüks arabaya bineceğim. Bunu yapan tek futbolcu ben değilim. Üç büyüklerin oyuncularına bakın, onlar da en iyisini yapmaya çalışıyor. Bu gösteriş de değil. Kaç araban var?

İki. Biri Corvette, biri de Infinity. Kazandığın parayı nasıl değerlendiriyorsun? Henüz yolun başındayım. Çok para kazandığım söylenemez. Para o kadar da önemli değil. Benim için kariyer önemli. Kariyer yaptıktan sonra para kendiliğinden gelir. Şu an kendi kendime yatırımlarım, düşündüğüm işler var. Bunları yavaş yavaş yoluna koyuyorum. Borsaya mı yatırıyorsun, gayrimenkul mü alıyorsun? Borsayla ilgilenmiyorum. Gayrimenkul alıyorum. Şu an dört evim var. İlerleyen senelerde ticarete de atılacağım. Seneye sözleşmen bitiyor, yeniden Fenerbahçe’yle anlaşabilirsin ya da İngiltere’ye mi gitmeyi planlıyorsun? İngiltere için erken. İki üç senesi var. Hazırlanıp, planlı projeli gitmek daha iyi. Türkiye’den beğendiğin oyuncular? Tuncay Şanlı’yı çok beğeniyorum. Takım arkadaşım, dostum olmasaydı da beğenirdim. Oda arkadaşım Selçuk’u çok beğeniyorum. Galatasaray’dan Necati ve Hakan Abi’yi beğeniyorum. İbrahim Toraman var, böyle saysam gider. Klasik bir yeni yıl sorusuyla bitirelim. 2006’dan beklentilerin neler? İnşallah 2005’te yediğimden daha az gol yerim. Bu yıl daha az gollü maçlar bekliyorum.
EŞ RUHUMU BULDUM AMA KAYBETTİM, BİR DAHA OLACAĞINI ZANNETMİYORUM
Basında tanınıyor olmak hayatını kısıtlıyor mu? Taraftara ve kulübüne karşı sorumlukların var... Her işin bedeli var. Belli bir kitleye hitap ediyorsunuz ve o insanlara hoş görünmek zorundasınız. Beni izleyenlerin çok olduğunu biliyorum. Bunun için hata yapmamaya çalışıyorum. Sosyal hayatımız kısıtlanıyor. Normal bir insanın gece dışarı çıkabildiği gibi çıkmıyoruz. Daha az çıkıyoruz, kız arkadaşımızla daha görünmeyen yerlerde dolaşıyoruz. Hem ben rahatsız oluyorum, hem yanımdaki. Aslında rahatsızlık değil çünkü ilgi olması çok memnuniyet verici. Zaten erken yatıp erken kalkıyoruz, yediğimize içtiğimize dikkat ediyoruz. Belli bir beslenme programın var mı? Yok ama yediklerime dikkat ediyorum. Fiziğim gereği kolay kilo alıyorum. Diyet yapmak gibi olmasa da arkadaşım iki porsiyon yerse ben bir buçuk yerim. En çok hangi yemeği seversin? Her şeyi severim ama yaprak sarma ve mantıyı daha çok. Hamur işleri yani herkesin sevdiği şeyler. Kız arkadaşınla bir yerde oturamamaktan bahsettin.
Şu anda sevgilin var mı?

Şu anda yok. Örnek olarak söyledim. Ciddi ilişkiler için çok erken olduğunu düşünüyorum, şu an gencim. İleride olacak şeyler bunlar. Dün bir arkadaşımın düğününe gittim Balıkesir’e. Hoşuma gitti evlenmek fikri. Şimdi çok erken diyorum ama gelecek neyi gösterecek bilemezsin... Karşına biri çıkar, dersin ki ben hayatımın eş ruhunu buldum, onunla evlenmek istersin. Ben eş ruhumu buldum ama kaybettim. Bir daha bulabileceğimi zannetmiyorum. Ne zaman buldun? Yakın bir zamanda. Artık geçti, gitti. Madem eş ruhundu niye bıraktın? Bizden kaynaklanan bir ayrılık değildi. Benim hayat şartlarımla onunki uyuşmadı. Aileler değil ama çevrenin baskısı oldu diyebiliriz. Tam ne olduğunu biz de bilemiyoruz. Daha fazla ilerlemeden bitirmeye karar verdik. Hayırlısı olsun. Hayatımda rastladığım en iyi insandı. İnsanın her şekilde anlaştığı bir eş ruhu olur. Aynı anda aynı şeyi düşünebildiği. Öyle biriydi. İdeal kadın tipi var mı kafanda? Esmer, uzun boylu ve yeşil gözlü olmasını isterim. İç güzellik ayrı bir şey. İç güzellikten kastın? Benim gibi olsun. Ben çok açık sözlü, dürüstüm. Karşımdaki insanda kendimi görmek isterim. Eski arkadaşımla o iletişimi sağlamıştık ama olmadı. Şimdi başka aşklara yelken açabilirim. Çünkü güzel bir şey sevilip sevmek. Şu an sadece futbol var hayatımda. Şimdi bir kız arkadaşın yok ama arkadaşlarınla çıkıyorsundur, neler yapıyorsun? Takım arkadaşlarımla grup halinde yemeğe çıkıyoruz. Fenerbahçe takımının bir özelliği var; gece dışarı çıktığımızda en az yedi sekiz kişi veya bütün takım birlikteyiz. Zaten çok dışarı çıkmayı seven tipler değiliz. Güzel galibiyetler sonrası kutlama yapıyoruz. Diyaloğumuz çok iyi. Ne yaparsak beraber yapıyoruz. Aynı yaş grubuyuz. Ümit Milli Takım’dan 10 kişi beraberiz. Ümit ve Rüştü Abi var. Diğerleri 79 - 80 doğumlu. Yabancılarla da diyaloğumuz çok iyi. AŞK FİLMİ SEVMEM

Sinemaya düşkünlüğün var mı? Evimde sinema salonum var. Her ne kadar şimdiye kadar iki film izlesem de... Sürekli seyahatte olduğum için ufak bir DVD götürüyorum yanımda. Ne tür filmler seviyorsun? Vurdulu kırdılı, sürükleyici filmler. Aşk meşk filmlerini sevmem. Duygusallık bana göre değil. Babam ve Oğlum’u izledin mi? Çok söylediler ama izlemedim. Ağlıyormuş insanlar. Ben ağlamayı sevmem. İzleyen arkadaşlarım çok söyledi git diye. Babam da dedi gidelim birlikte diye ben seninle gitmem dedim. Müzikle aran nasıl? Kimleri dinliyorsun? İbrahim Tatlıses’i çok seviyorum. Şarkıları beni anlatıyor. Hatta eski kız arkadaşımla bir şarkımız var. Son kasetinde altıncı şarkı. Kulağıma hoş gelen her şeyi dinlerim ama en çok sevdiğim İbrahim Tatlıses. Tüm albümleri var. Genelde aşk şarkılarını seviyorum ama melankolik biri değilim. METROSEKSÜEL DEĞİLİM

İnternet’teki arkadaşlık sitelerini ziyaret ediyor musun? 80630’dan çıktım. Kulüp 81’den de çıkacağım. Artık kendi web sitem var. İnternet’ten görüştüklerin var mı? Sadece zaman geçirmek amaçlı. Buluşmak istesem birileriyle, dışarıdan buluşabilirim. İnternete gerek yok. Genç, popülersin, fiziğin ilgi çekici. Genç kızlar ulaşıyorlar mı sana? Çok teklif var. Kırmamak için cevap veriyorum ama düzeyli, herkesin istediği gibi değil. Çok yakışıklı değilim. Elim ayağım düzgün. Adım ünlülerle yazılıyor ama tanımıyorum bile. Beni sevenler emin olsun; ilişkim olduğunda söylerim. Metroseksüel misin? Değilim, sadece saç, sakal tıraşım vardır. Bir de jöle. Manikür, pedikür yaptırmam. Onlar bayanlar için. Yaptıran arkadaşlara da saygım var. Kıyafetlerini sen mi seçiyorsun? Evet, zevkime güvenirim. Yakışanı almasını bilirim. Marka takıntım yok. Taksim’de bir0çok mağaza var alışveriş yaptığım ama ünlü markaları da alırım. KORSANCILIK OYNUYORUZ
Kampta uzun süre bir aradasınız. Muzırlıklar yapıyor musunuz? Bir kez köpeğimle gittim kampa. Mahmut çok korkuyor. Kapısını çaldım. Köpeğim rottweiler biraz sakattır, benden başkasını tanımaz. Mahmut kapıyı açıp köpeği görünce kaçmaya başladı. Kaçacak yer bulamayınca pencereden atladı. Maskelerle geliyor bazen arkadaşlar. Bir gün odada oturuyorum kapı çaldı, Semih kafasına bir maske takmış. Bir açtım kapıyı, korsan gibi biri, ödüm koptu. Böyle çocuk çocuk şaka yapıyoruz birbirimize. Schumacher’in bir tanımı var “Kaleci biraz deli olmalıdır” diyor. Ben akıllı, kendini bilen biriyim. Kastedilen 90 dakikanın içindeki bir delilik ama... Biraz sinirliyim, haksızlığa tahammül edemem. Sadece çabuk sinirlendiğim için zaafım olabilir. Maçta ölçülüyüm. Kale direklerini yumruklamam. Sadece gol sevinçlerini abartıyorum. Çünkü takım arkadaşlarım gol atınca onlar kadar seviniyorum. Kalede biraz daha uzağım onlardan ama onlar kadar seviniyorum. Çünkü ben sonradan değil, doğuştan Fenerliyim. Üç yaşından beri maça gidiyorum. Tribünden geldim. O yüzden taraftar beni bu kadar seviyor.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Gülay Altan'ın Volkan Demirel Röpörtajı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Volkan Demirel'in Hayatı
» Volkan Resimleri =)
» Volkan'ma yaptiklarim ..
» Volkan'ci Esin geldi (:
» Volkan'mizsiz olmaz diyenler!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
En Büyük Değiliz Ama Büyüyeceğiz ! Tugce-Zeynep :: Volkan Demirel :: Volkan Demirel-Röportaj-
Buraya geçin: